imge

imge, travmatik bir tecrübenin, iyileştirici mi yıkıcı mı olduğu belirsiz, muammalı bir kalıntısıdır. (h. foster)


İmge ve imgeyi görünür kılan çerçeve, temsil ettiği görüntüyle yalnızca benzeşen değil, aynı zamanda benzeşmeyen bir benzeşimdir. (z.sayın)


İmgeler bize asıl dünyayı değil, dünyalardan bir dünya gösterir. Gösterilen şeyler değil, bunların temsilleridir imgeler: temsil, yani yeniden sunum. (...) ister fotoğraf, ister film ya da video, isterse de resim olsun, imgelere baktığımızda gördüğümüz şey, insan bilincinin ürünüdür. İnsan bilinci ise kültür ve tarihin ayrılmaz parcalarıdır. Buradan şu sonuç çıkıyor: imgeler, maden cevheri gibi kaçılıp çıkarılan şeyler değil, belli bir sosyo-kültürel ortam içerisinde belli bir işlev görmesi için insa edilen şeylerdir. (leppert)