unutulmuş bir rögar kapağı
Gün boyu farkında olmadan attığımız
adımların arasında bir yerlerde hep onlara rastlar dururuz. Çok da farketmeyiz rögar
kapaklarını. Görsel hafızamızın bilinçdışı ayrıntılarıdırlar. Kentlerin
estetiği, iletişimi, kültürü, tarihi, sosyolojisi bakımından kendilerince bir
önem ve değer atfetseler bile çok da dikkat etmeyiz onlara. Aslında, her biri
bir hatıra, her biri bir hatırlama vesilesi, her biri amaçlanmış ya da amaçlanmamış
bir hatırlatma aracıdır. Kimileri eskiliğiyle değerli, kimileri tarihselliğiyle,
kimileri salt işlevselliğiyle, kimileri sanatsallığıyla. Kimileri yenileriyle
değiştirilmiş, kimileri bir kenarda unutulmuş kalmış durağan tanıklardır onlar.
Üzerlerindeki yazı ve görseller zemin kitabeleri gibidir, çeşme kitabeleri
kadar kaydedici olmasalar da okumak isteyene manidar kapılar aralarlar. Kentsel
zaman ve mekanın içinde mevcudiyetleriyle kentsel yaşamın vazgeçilmezleri ve
kentsel iletişimin mütemmim cüzleridirler. Kent sakinlerinin ya da
ziyaretçilerinin okumasına her daim açıktırlar. Çeşit çeşittirler ama aynı
zamanda tülani ızgara, mazgal, dehliz, galeri, altyapı, haberleşme, atık,
havalandırma, kanal gibi bir dizi kavramı da çağrıştırırlar
(*) Göz Ucu, İstanbul, Ketebe Yay., 2023
(*) Yedi İklim, Sayı 330, Eylül 2017.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder