her çocukluk masum bir tanıklık:...
...henüz sınıf mümessillerinin durduğu zamanlardı, hesaplar da
mishapta yapılıyordu. müselles ise çoktan unutulmuş, yerini üçgene bırakmıştı
bile. beslenme çantası henüz icad edilmemişti. hademe amcaların süttozundan mamul
suni sütleri peksimet eşliğinde dağıttığı, muallimlerin yerini alan öğretmenlerin
bez mendiller üzerinde tırnak kontrolleri yaptığı günlerdi. tarihin
derinliklerindeki seslere kulaklar kapatılmış, nefesler tutulmuştu. sessizlik
tüm toplumu sarmış ama nacar ve hislonlar tıkır tıkır çalışıyordu. çocuksu
nameler mandoline mahpustu…
uzunca bir süre görmediğiniz bir
tanıdık kapınızı çalınca, ‘ayağınıza şerbet mi dökelim’diye sitemli bir dil
dökülür, ardından kırmızı halılar sererek gönül alınırdı. çeşitli ikramlardan
mesul çocuklar, başları okşanarak berhüdar ol evladım sözleriyle
ödüllendirilirdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder