2 Ekim 2012 Salı

okullu fotoğraflar

Okullu fotoğraflar cephesinde yeni bir şey yok

Görünen her şey, görünmeyene aralanan bir arayüzdür ya da görünmeyenin görülebilir beyanı; deyim yerindeyse, dildışı gerçeklik düzlemini saklayan saydam bir dilsel kılıf ya da görünürlükteki görünmeyenin görülebilir perdesidir, ışığı kaydeden fotoğrafın kurucu birimlerinin, tıpkı, görünmeyen ışığı örten perdenin üzerindeki motifleri telkin etmesi gibi. Motifler derlendikçe ya da çerçevelendikçe, perdeyi tezyin edenin tasarımsal niyet ve heyecanını öteleyen görsel bir metin ortaya çıkar. Fotoğrafik metindir bu ve fotoğrafik perdeye ağar; çerçevelenmesi ışığa muhtaç, görselliği ışık sayesinde bir perdeye.

Vaktin zerresindeki ışıkla gün ışığına kavuşmuş fotoğrafik perde, fotoğraf görselliğinin sınırsızlığında yalın bir kesittir yalnızca, ama amaçlanmış görüngüleri hemen kolaylıkla ele vermeyen bir kesit. Fotoğrafik kesit ya da fotoğraf çerçevesi, iyi görüşçünün ya da geleneksel ifadesiyle basiret sahibinin nazarına -“bakış derinliği”ne ya da “derinliğine bakış”ına- bağımlı biçimde açar kendini ve perde kısmen de olsa aralanır. Fotoğraf, tam da bu noktada, ‘ânı tutamayış ânı’nın kanıtıdır ve, doğal olarak, noktasal bir ânın çağırıcısı olmakla birlikte, küllî bir zamansal algının çağıltısıyla yorar görüşçüsünü.

EskiYeni, Sayı 11, 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder