29 Ocak 2013 Salı

süper final'in görsel kimliği

Süper Final'in Görsel Kimliği


Futbol kulüpleri, varoluş alanlarında diğer kurumsal yapılar gibi, kendilerini türdeşlerinden farklılaştıran ve kendilerine kolay tanınırlık/bilinirlik sağlayan kurumsal kimlik tasarımlarını önemserler. Ayırıcı işlev olgusunu üstü kapalı biçimde üstlenen kimlik tasarımları, değişik görsel araçlarca -kartvizitler, zarflar, çıkartmalar, levhalar, alınlıklar gibi- yaygın kitlelere ulaşır ve alımlayıcılarına kulübün bütüncül bilgisini iletirler.
Futbolda görsel kimliği öne çıkaran en başat öğe, kuşkusuz, yoğun bir simgesel değer içeren kulüp armalarıdır. Kulüpler, ölçülü ve ölçünlü olarak kurgulanmış armalarda boy verir, kendilerini armalarıyla ifade ederler. Armalar da, doğal olarak, çeşitli özgün çizim, beti, betim ve renksel bezemelerden oluşmuş estetik biçemleriyle, kurumsal öyküleri de içkinleştirmiş olarak bakış öznesinin görsel belleğine sunulur.
Her biri adeta bir görsel şölen ve imge dağarı olan kulüp armaları, görsel belleğe kaydedilmeye ve gerektiğinde sahibi için belleğin dolambaçlı yollarından geri çağrılmaya elverişli donanımlarıyla armalar dünyasında ayrıcalıklı yer edinirler. Kendi dizisel bağlamında bile karşıtlık ilişkileri kurabileceği öteki kulüp armaları arasından seçilebilirlik yetenekleri yüksektir; ve, her düzeyden görsel uyarı ve kışkırtıyla alımlayıcı belleğini güncellemeye yatkındırlar. Değişik toplumsal yaşam alanlarında yandaşlarınca baş tacı edilebilecek denli öncelenen kulüp armaları, neredeyse bayraklaştırılan, hatta daha ileri giderek, deyim yerindeyse kutsallaştırılan görüntübirimlerdir; ilk bakışta yalın bir yapıda oldukları düşünülse bile, bakış derinleştikçe girişik ve karmaşık bir bütünlük sundukları öngörülebilirdir.
Markalaşma ve marka iletişimi için gerekli konumlandırma, tutundurma ve sadakat oluşturma çabasında görsel kimlik çalışmaları vazgeçilmezdir. Görsel kimliğin vazgeçilmezi ise kurumsal algı ve kültürü her yönüyle betimleyen logo tasarımlarıdır. Kurumsal hedefler açısından yeterince zengin ve yetkin bir imge yüküyle donatılan logolar kurumsal kimliğin dışa açık yüzü ya da kuruluşların muhataplarına gösterdikleri kartvizitleridir.
Futbol kulüpleri de, markalar deryasına yelken açarken genelde görsel kimliğin özelde logonun güncel öneminin ve ekonomik değerinin farkına vardılar. Bu anlayış değişikliği, iletişim etkinliklerinin markalaşmanın isterleri doğrultusunda harekete geçirilmesine yol açtı. Futbolun oyun ve eğlenceden sektörel söyleme doğru kayması, beraberinde armaların da yalın biçimde yürüttükleri temsili işlev ve yeteneklerinin yitmesini getirdi.
Logoları konumlandırılma uzamlarında bulundurmak, kulüpleri kolaylıkla anlatan temel aracın alıcının her an yanında ve yakınında tutmak demektir. Sıradan bir iletişimsel durum ya da olay logoların konumlanması ve alımlanmasıyla kolaylıkla eğretilenir. Örneğin, karşılaşmalar tamamlandıktan sonra medyaya görsel haber olarak geçilen takımlar, adlarıyla birlikte çoğu kez logolarıyla birlikte verilir. Böylelikle, oyun içinde takımlar arasında tamamlanmış rekabet medya uzamında sanki logoların mücadelesi olarak sürmektedir. Rekabet, karşılaşma ya da oyunun, öncesinde ve sonrasında ya da saatler önce ve sonra, logolarda ve logolarla soyutlanarak eğretilendiği pekâlâ ileri sürülebilir.
2011-2012 Süper Toto Süper Lig organizasyonunda yapılan değişiklik ile lig şampiyonu “Süper Final” adı altında gerçekleştirilecek olan play-off karşılaşmalarıyla belirlenecektir. Bu nedenle burada “Süper Final” adı altında gerçekleştirilecek olan play-off karşılaşmalarına katılacak futbol takımlarının -Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor- logoları yeğlenmiştir.

Beşiktaş
Sınırları ince bir çizgiyle sınırlanan ve çoklu sivriliklere doğru esnetilen sınırlar, yüzeyde yinelenerek bir iç-sınır izdüşümü oluştururken sıra dışı bir çağrışım zenginliğine de kapı aralar; bir boğanın yüzü ya da lale kıvamında bir çiçek bile bu çağrışımın halkaları arasındadır.Yüzeyi üst ve alt yüzeye ‘BJK’ ve ‘1903’ biçiminde yerleştirilen sayı ve yazı birimler kulübün kimliğini görsel düzeye yayar ve ‘Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ ile kuruluş yılının açıkça okunmasını sağlar. Tarihin eskiliği kulübün tarihselliğini üstü kapalı biçimde vurgularken kulüp adını niteleyen kısaltma da kendini kolaylıkla ifade edebilen bir anlatımsallık,  kolay ve yaygın bir bilinirlik içerir. Yüzeyi ortalayan Türk bayrağı betisi kulübe diğerlerinden ayrı bir özellik katar;  ilk tescil edilen kulüp[1] imgesini günceller. Renksel örüntüsü yüzeyde kullanılan siyah ve beyaz renkbirimler kulübü bütüncül olarak anıştırma yeteneğine sahiptir. Tüm ürün ve etkinliklerde kulübü eğretileyen siyah-beyaz, kulübü arması gibi her durumda ifade eden eş düzeyli bir söz edimi olarak işlev görür. Beyaza göre daha yoğun biçimde kullanılan siyah renkbirim ‘güç’, ‘yetke, ‘soyluluk’ gibi imgeleri öne çıkarmaktadır[2]. Kulübün mevcut itibarı ile köklü geçmişi ve bu geçmişin yüklenmiş olduğu ayrıcalıklı geleneksellik imge yelpazesinin basamaklarını sağlamlaştırır. Beyaz ise, bildik imgelere gönderme yapar; temizlik, erdemlilik ve seçkinlik kavram alanını siyahın yanına katar. Öte yandan, siyah ile beyaz’ın dikey yollarda kesişmesi görüntüsel bir karşıtsallık ortaya çıkarırken görsel algıya belirgin bir farkındalık sağlar. Bunu yaparken, Türk Bayrağını simgeleyen kırmızı ve beyazı da bütünüyle kucaklamayı ihmal etmez; onun gizlediği ulusal değerleri kulübün renksel imge evrenine eklemlenir.

Fenerbahçe
Sınırları Çevresi siyah bir çizgi ile belirlenmiş yüzey, geniş sınır-halkaya koşut biçimde konumlanmış ikincil bir daireyi de kapsayıcıdır. Odak-yüzeyi belirleyen ikincil daire görsel alanı da yeterince odaklayıcıdır. Dairesel yuvarlaklık içlemine aldığı anlamlı birimleri tasarımsal bir kurguda belirginleştirir.Yüzeyi sınırlar ile odak daire arasında yüzeyi bir çember gibi çevreleyen ve yıldız bezekleriyle ayrımlanan ‘fenerbahçe spor kulübü’ yazıbirimleri ile ‘1907’ sayıbirimleri kulübün kendiliğini ve yüzyıllık imgesiyle bütünleşen tarihselliğini yeterince betimler. Görsel akışın dayatmasıyla iç içe geçmiş iki dairenin odağına doğru süzülürken, orta yüzeye konumlandırılan bir ‘dal-yaprak’ betisi ‘palamut’un görkemini anıştırarak doğrudan ‘güç’ ve ‘kudret’e gönderme yapmaktadır[3]. Palamut dal-yaprağının ‘1907’nin üzerinden yükselmesi kulübün köklü geçmişini anımsatmakta; ağaç gibi köklü bir kulüp imgesini güçlendirmektedir. Yoğun renk ve çizimle sarmalanmış odak-beti, kulübün toplumsal bilinme ve anılma dizimi niteliğindeki sarı ve lacivert renkbirimlere yaslanır; iç yüzey kurgusuna güvenilirlik ve koruyuculuk imgesi eklemleyen kalkanımsı sınırlara tutunur. Renksel örüntüsü kulübün kendiliğini niteleyen sarı ve lacivert de dahil olmak üzere altı değişik renkbirim sınırlar ile kaplamındaki yüzeyi kurgular. Temizlik, berraklık ve açık yürekliliği ifade eden beyaz üzerine dairesel olarak yayılan yazısal ve sayısal birimler ciddiyet ve resmiyet gösteren siyah ile tasarımlanmıştır. İç yüzeydeki kırmızı tram, kulüp ile taraftar arasındaki bağlılık nedenini de betimleyen Türk Bayrağı göndergesini içkinleştirir. Odak yüzeyi belirleyen sarı, neşe ve umut iletileri aktarırken, lacivert renkbirim soyluluğa gönderme yapmaktadır. Kulübün köklerine dönük bir kavram alanı oluşturan palamut dalının yeşili ise doğallık, büyüklük ve verimlilik imgeleriyle kulübün imgelem dağarını genişletmektedir.

Galatasaray
Sınırları abartısız yüzeyi yalın ve kalın çizgilerle çevreleyen sınırlar kesinlik ve kararlılık imgesini içselleştirmekle birlikte sınır tasarımının sıradanlığı sıra dışı ve çoğul çağrışım halkalarını azaltmaz -bir askı ya da bir armut görünümü bu çağrışımın halkaları arasındadır. Yüzeyi biniştirilmiş sınırları açımlayıcı bir işlev üstlenen odak yüzeydeki sayıbirimler kulübün tarihsellik bağlamında değerlilik göndergesini pekiştirir. Sınırlarla birlikte yüzeyi de belirleyen çizimsel tasarımın serüveni[4] en az kulüp kadar eskillik vurgusu yapar. Eski yazıdaki ‘gayin’ ve ‘sin’in yeni yazıya uyarlanmasıyla biçemselleşen arma tarihsellik göndergesinin kaplamına Galatasaray Lisesi’ni de alır. Armayı yapılandıran ‘G’ galata’yı ‘S’ ise saray’ı temsil etmektedir. Yüzeye tekil biçimde konumlandırılan ‘1905’ de kulübün eskilliğinin olumlanması ve kesinlenmesidir. Renksel örüntüsü tasarımın serüveninde yüzey ve sınırlarla birlikte renksel yapı da başkalaşmıştır. Kırmızı ve beyaz olan ilk renkler sarı ve kırmızıya dönüşmüştür[5]. Tasarıma egemen renkbirim olarak ‘sarı’ canlılığı, parlaklılığı ve dikkat çekiciliği duyumsatırken, kırmızı da enerji, sıcaklık ve heyecan gibi sarıyı tamamlayıcı bir imge dağarı sunmaktadır. Alev göndergesiyle bütünleşik bir bağlılaşım kuran sarı ve kırmızı kulübün başarıya ve hedeflere ulaşma kararlılığının göstergesi niteliğindedir. Ardıl önem düzeyindeki beyazlık doğal bir zemin imgesiyle karşımıza çıkarken, siyahlık da sıradan bir noktasal belirleyicilik işlevi görür.

Trabzonspor
Altta dolgun bir yuvarlık, üstte dalgalı bir kıvrım ile sınırlandırılmış, aşağı dikey olarak inen iki kenara takılmış tikel renk kesişmeleri ile yalın bir rozet görünümündedir. ‘T’ ile ‘S’ yazıbirimlerinin resimsel biçemlemesiyle tasarımlanmış iç yüzey kurgusu bir eskil bir top illüstrasyonuyla bütünlenmiştir. Taban renkbirimi olarak yeğlenen bordo ile birlikte mavi renkbirim tasarımın renksel örüntüsünü betimlemektedir. Önceki tasarımlardan ayrı olarak herhangi bir çizgiyle yüzeyi sınırlandırılmamış tasarım, çerçevesizliğin sunduğu sınırsızlık, sonsuzluk, enginlik gibi bir imgelemi anlamlama alanına getirir; yüzeydeki anlamsal alanı esnetir, genişletir, yayar ve öbürleriyle karşıtlık kuran bu özeliğiyle sıradışılık imgesini de içlemine alır. Sınırların yokluğu, aynı zamanda, yüzeyle özdeş bir (görsel) dildışı gerçeklik düzleminin gönderge sınırsızlığını betimler. Kuruluşun alansal etkinliğini belirleyecek biçimde bezenen yüzey tasarımı, devingen resimyazının üst bölümüne koşut biçimde dalgalanan bir alınlıkla belirlenmektedir. Trabzonspor; İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un birleşmesi ile ortaya çıktı.[6] Futbol için erken dönem oyun aracı olarak kullanılan top betimi kulübün tikel tarihselliğini ve alansal etkinliğini kolaylıkla betimlemektedir. Sınırların yokluğuyla diğerlerinden ayrılan tasarımsal kurgu yüzeye yansıtılmayan yazıbirimlerle de kendini göstermekte; yalnızca ‘T’ ve ‘S’nin resimyazısal eğretilemesiyle yetinilmektedir. Akarsu gibi kıvrılarak yayılan amblematik seçim kulüp tanımlamasını içselleştirmiş, ama öte yandan, kulübün bilinirliğini sağlama işleminde artık bilginin üretilmesini engellemiştir. Kurgusal enginlikte söz uzatımından kaçınma kulübü  -ve kentsel aidiyetini- tanınırlık konusunda eksiltisizliği, bir başka deyişle kendine güven ve büyüklük imgesini tanıtlayıcıdır. Bordo ve maviden oluşan iki renkbirim tasarımın renksel örüntüsünü belirlemektedir. Yeğlenen renkbirimler kulübün kuruluş öyküsüne gönderme yapmakta ve kurucu kimliği betimlemektedir. Kurucu iki takımın renkleri güncel kulübün renksel değerlerini belirler. Kentsel aidiyet ve kentin topografik göndergeleri dinginlik, sonsuzluk gibi imgeleri içkinleştiren ‘mavi’nin, doğrudan ‘deniz’ imgesine gönderme yaptığını üstü örtük biçimde duyumsatmaktadır. Mavinin yaslandığı bordo ise, saldırı, rekabet, mücadele, kararlılık soyundan bir imgelemi anıştırmaktadır.[7]

Sonuç
Çözümleme boyunca inceleme nesnesini oluşturan armalar, çevreledikleri söylemsel ve anlamsal alan bulgulanmak amacıyla ve kurumsal kimliğin alımlanmasını sağlayan öncel veriler ötelenmeksizin mercek altına alındı; birer görsel kimlik öğesi olarak temsil ettikleri kurumsal kültürlerin çeşitli biçim ve biçemlerdeki tasarımlarla desteklendiği görgül içerikten kolaylıkla anlaşıldı. Kulüp armaları kulüplerin -varsa- tarihsel ve geleneksel değerlerini öne çıkarmakla birlikte daha çok bulundukları kenti görselleştirme ve kentsel değerleri vurgulama eğilimi göstermektedirler. Kenti temsil etme sorumluluğunu futbol yoluyla üstlenme işlevi, armalara kentsel simgelerle bütünleşme gereğini dayatmış ve neredeyse her arma, kenti bilinir kılan tüm simgesel öğelere tasarımlarında yer vermiştir.
Renkler hatırlanabilirlik düzeyinde öylesine etkilidir ki, deneyimlenmiş gözlemler doğrultusunda armalarla özdeş işlev gördükleri ve armaların bulunmadığı durumlarda armalar gibi kulübü ya da takımı hatırlatıcı işlevi tek başlarına üstlendikleri görülür: ‘sarı lacivert’, ‘siyah beyaz’ denilince ya da sarı kırmızı’ dizimi işitilince her hangi bir yardımcı öğeye gereksinim duyulmaksızın belleklerde saklı duran Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Galatasaray’ın birden gün yüzüne çıktığına çoğu kez tanık olunmuştur. Armaları kurgulayan kurucu görüntübirimler bütüncül bir bakışla derlendiğinde, yukarıdaki bulgular kolaylıkla olumlanır ve kulüplerin, tasarımlarında bilinirliklerini sağlamak niyetiyle kendiliklerini ve kuruluş zamanlarını içeren yazısal ve sayısal birimlere ağırlık verdikleri tüm açıklığıyla görülür.
Takımlar ya da kulüpler değil armalar yarışır ya da rekabetin şiddetini muhatabına yansıtır -karşılaşmaların öncesinde ya da sonrasında ya da oyun esnasında her görsel anıştırma ilgili kulüplerin armalarından bağımsız yapılmamaktadır. Kulüp armalarının kulüpler için kurumsal marka kimliği oluşturmada diğer görsel marka kimliği öğelerinin yanında, hiç kuşkusuz, öncül yer tuttukları ve yüksek ölçekte bir marka değerini içkinleştirerek logolaştıkları, yapılan çözümleme ve çıkarımlardan kolaylıkla anlaşılmaktadır.





* Bu metin, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi’nin 26. sayında Mete ÇAMDERELİ ve Mert GÜRER’in ortaklaşa hazırladıkları “Futbolda Görsel Kimlik Öğesi Olarak Kulüp Armaları” başlıklı çalışmadan derlenmiştir.
[1] Bkz: http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=yazi&h_no=2913, 25.02.2008
[2] Armadaki siyahın savaşın acılarını yansıtmak bakımından kırmızının yerine kullanıldığını, Beşiktaş renklerinin kökensel olarak kırmızı ve beyaz olduğunu ardıl bir bilgi olarak dağarımıza aktarmakta yarar var. Bkz: http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=tarihce&l=h&h_no=3275, 25.02.2008
[3] Bkz: http://www.fenerbahce.org/kurumsaldetay.asp?ContentID=7, 25.02.2008
[4] Cumhuriyetin ilk yıllarında Galatasaray Liseli gençlerin çıkardıkları bir dergide kullandıkları ve daha sonra da kulübün kendini ifade ettiği bir simgeye dönüşen kulüp arması “gayin-sin” harflerinden oluşmaktadır. 1930’lı yıllardan sonra “gayin-sin” yerini “GS” ye bırakmıştır. Bkz: http://www.galatasaray.org/kurumsal/tarihce/amblem.asp, 25.02.2008
[5] Kulüp kuruluşundaki kırmızı –beyaz olarak belirlenmiş simge renkler, dönemin siyasal ve sosyal yapısının getirdikleri, kulübün bayrağının ülke bayrağına benzemesi renklerde değişime gidilmesine yol açmış ve kırmızı-beyaz olan renkler sarı-kırmızı olarak değişerek günümüze dek gelmiştir. Bkz: http://www.galatasaray.org/kurumsal/tarihce/kurulus.asp, 25.02.2008
[6] http://www.trabzonspor.org.tr/default.asp?Sayfa=Tarihce, 16.04.2012
[7] http://www.trabzonspor.org.tr/default.asp?Sayfa=Tarihce, 16.04.2012

(*) (Mert Gürer ile), Grafik Tasarım, Sayı 48, 2012.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder