Süper Final'in Görsel Kimliği
Futbol
kulüpleri, varoluş alanlarında diğer kurumsal yapılar gibi, kendilerini
türdeşlerinden farklılaştıran ve kendilerine kolay tanınırlık/bilinirlik
sağlayan kurumsal kimlik tasarımlarını önemserler. Ayırıcı işlev olgusunu üstü
kapalı biçimde üstlenen kimlik tasarımları, değişik görsel araçlarca
-kartvizitler, zarflar, çıkartmalar, levhalar, alınlıklar gibi- yaygın
kitlelere ulaşır ve alımlayıcılarına kulübün bütüncül bilgisini iletirler.
Futbolda
görsel kimliği öne çıkaran en başat öğe, kuşkusuz, yoğun bir simgesel değer
içeren kulüp armalarıdır. Kulüpler, ölçülü ve ölçünlü olarak kurgulanmış
armalarda boy verir, kendilerini armalarıyla ifade ederler. Armalar da, doğal
olarak, çeşitli özgün çizim, beti, betim ve renksel bezemelerden oluşmuş
estetik biçemleriyle, kurumsal öyküleri de içkinleştirmiş olarak bakış
öznesinin görsel belleğine sunulur.
Her
biri adeta bir görsel şölen ve imge dağarı olan kulüp armaları, görsel belleğe
kaydedilmeye ve gerektiğinde sahibi için belleğin dolambaçlı yollarından geri
çağrılmaya elverişli donanımlarıyla armalar dünyasında ayrıcalıklı yer
edinirler. Kendi dizisel bağlamında bile karşıtlık ilişkileri kurabileceği
öteki kulüp armaları arasından seçilebilirlik yetenekleri yüksektir; ve, her
düzeyden görsel uyarı ve kışkırtıyla alımlayıcı belleğini güncellemeye
yatkındırlar. Değişik toplumsal yaşam alanlarında yandaşlarınca baş tacı
edilebilecek denli öncelenen kulüp armaları, neredeyse bayraklaştırılan, hatta
daha ileri giderek, deyim yerindeyse kutsallaştırılan görüntübirimlerdir; ilk
bakışta yalın bir yapıda oldukları düşünülse bile, bakış derinleştikçe girişik
ve karmaşık bir bütünlük sundukları öngörülebilirdir.
Markalaşma ve marka
iletişimi için gerekli konumlandırma, tutundurma ve sadakat oluşturma çabasında
görsel kimlik çalışmaları vazgeçilmezdir. Görsel kimliğin vazgeçilmezi ise
kurumsal algı ve kültürü her yönüyle betimleyen logo tasarımlarıdır. Kurumsal
hedefler açısından yeterince zengin ve yetkin bir imge yüküyle donatılan
logolar kurumsal kimliğin dışa açık yüzü ya da kuruluşların muhataplarına
gösterdikleri kartvizitleridir.
Futbol kulüpleri de,
markalar deryasına yelken açarken genelde görsel kimliğin özelde logonun güncel
öneminin ve ekonomik değerinin farkına vardılar. Bu anlayış değişikliği,
iletişim etkinliklerinin markalaşmanın isterleri doğrultusunda harekete
geçirilmesine yol açtı. Futbolun oyun ve eğlenceden sektörel söyleme doğru
kayması, beraberinde armaların da yalın biçimde yürüttükleri temsili işlev ve
yeteneklerinin yitmesini getirdi.
Logoları
konumlandırılma uzamlarında bulundurmak, kulüpleri kolaylıkla anlatan temel
aracın alıcının her an yanında ve yakınında tutmak demektir. Sıradan bir
iletişimsel durum ya da olay logoların konumlanması ve alımlanmasıyla
kolaylıkla eğretilenir. Örneğin, karşılaşmalar tamamlandıktan sonra medyaya
görsel haber olarak geçilen takımlar, adlarıyla birlikte çoğu kez logolarıyla
birlikte verilir. Böylelikle, oyun içinde takımlar arasında tamamlanmış rekabet
medya uzamında sanki logoların mücadelesi olarak sürmektedir. Rekabet,
karşılaşma ya da oyunun, öncesinde ve sonrasında ya da saatler önce ve sonra,
logolarda ve logolarla soyutlanarak eğretilendiği pekâlâ ileri sürülebilir.

Beşiktaş
Sınırları
ince bir çizgiyle sınırlanan ve çoklu sivriliklere doğru esnetilen sınırlar,
yüzeyde yinelenerek bir iç-sınır izdüşümü oluştururken sıra dışı bir çağrışım
zenginliğine de kapı aralar; bir boğanın yüzü ya da lale kıvamında bir çiçek
bile bu çağrışımın halkaları arasındadır.Yüzeyi üst ve alt yüzeye ‘BJK’ ve
‘1903’ biçiminde yerleştirilen sayı ve yazı birimler kulübün kimliğini görsel
düzeye yayar ve ‘Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ ile kuruluş yılının açıkça
okunmasını sağlar. Tarihin eskiliği kulübün tarihselliğini üstü kapalı biçimde
vurgularken kulüp adını niteleyen kısaltma da kendini kolaylıkla ifade edebilen
bir anlatımsallık, kolay ve yaygın bir
bilinirlik içerir. Yüzeyi ortalayan Türk bayrağı betisi kulübe diğerlerinden
ayrı bir özellik katar; ilk tescil
edilen kulüp[1] imgesini günceller. Renksel
örüntüsü yüzeyde kullanılan siyah ve beyaz renkbirimler kulübü bütüncül olarak
anıştırma yeteneğine sahiptir. Tüm ürün ve etkinliklerde kulübü eğretileyen
siyah-beyaz, kulübü arması gibi her durumda ifade eden eş düzeyli bir söz edimi
olarak işlev görür. Beyaza göre daha yoğun biçimde kullanılan siyah renkbirim
‘güç’, ‘yetke, ‘soyluluk’ gibi imgeleri öne çıkarmaktadır[2].
Kulübün mevcut itibarı ile köklü geçmişi ve bu geçmişin yüklenmiş olduğu
ayrıcalıklı geleneksellik imge yelpazesinin basamaklarını sağlamlaştırır. Beyaz
ise, bildik imgelere gönderme yapar; temizlik, erdemlilik ve seçkinlik kavram
alanını siyahın yanına katar. Öte yandan,
siyah ile beyaz’ın dikey yollarda kesişmesi görüntüsel bir karşıtsallık
ortaya çıkarırken görsel algıya belirgin bir farkındalık sağlar. Bunu yaparken,
Türk Bayrağını simgeleyen kırmızı ve beyazı da bütünüyle kucaklamayı ihmal
etmez; onun gizlediği ulusal değerleri kulübün renksel imge evrenine
eklemlenir.

Fenerbahçe


Galatasaray
Sınırları
abartısız yüzeyi yalın ve kalın çizgilerle çevreleyen sınırlar kesinlik ve
kararlılık imgesini içselleştirmekle birlikte sınır tasarımının sıradanlığı
sıra dışı ve çoğul çağrışım halkalarını azaltmaz -bir askı ya da bir armut
görünümü bu çağrışımın halkaları arasındadır. Yüzeyi biniştirilmiş sınırları
açımlayıcı bir işlev üstlenen odak yüzeydeki sayıbirimler kulübün tarihsellik
bağlamında değerlilik göndergesini pekiştirir. Sınırlarla birlikte yüzeyi de
belirleyen çizimsel tasarımın serüveni[4] en az
kulüp kadar eskillik vurgusu yapar. Eski yazıdaki ‘gayin’ ve ‘sin’in yeni
yazıya uyarlanmasıyla biçemselleşen arma tarihsellik göndergesinin kaplamına
Galatasaray Lisesi’ni de alır. Armayı yapılandıran ‘G’ galata’yı ‘S’ ise
saray’ı temsil etmektedir. Yüzeye tekil biçimde konumlandırılan ‘1905’ de
kulübün eskilliğinin olumlanması ve kesinlenmesidir. Renksel örüntüsü tasarımın
serüveninde yüzey ve sınırlarla birlikte renksel yapı da başkalaşmıştır.
Kırmızı ve beyaz olan ilk renkler sarı ve kırmızıya dönüşmüştür[5].
Tasarıma egemen renkbirim olarak ‘sarı’ canlılığı, parlaklılığı ve dikkat
çekiciliği duyumsatırken, kırmızı da enerji, sıcaklık ve heyecan gibi sarıyı
tamamlayıcı bir imge dağarı sunmaktadır. Alev göndergesiyle bütünleşik bir
bağlılaşım kuran sarı ve kırmızı kulübün başarıya ve hedeflere ulaşma
kararlılığının göstergesi niteliğindedir. Ardıl önem düzeyindeki beyazlık doğal
bir zemin imgesiyle karşımıza çıkarken, siyahlık da sıradan bir noktasal
belirleyicilik işlevi görür.
Trabzonspor


Sonuç
Çözümleme boyunca inceleme
nesnesini oluşturan armalar, çevreledikleri söylemsel ve anlamsal alan
bulgulanmak amacıyla ve kurumsal kimliğin alımlanmasını sağlayan öncel veriler
ötelenmeksizin mercek altına alındı; birer görsel kimlik öğesi olarak temsil
ettikleri kurumsal kültürlerin çeşitli biçim ve biçemlerdeki tasarımlarla desteklendiği
görgül içerikten kolaylıkla anlaşıldı. Kulüp armaları kulüplerin -varsa-
tarihsel ve geleneksel değerlerini öne çıkarmakla birlikte daha çok
bulundukları kenti görselleştirme ve kentsel değerleri vurgulama eğilimi göstermektedirler.
Kenti temsil etme sorumluluğunu futbol yoluyla üstlenme işlevi, armalara
kentsel simgelerle bütünleşme gereğini dayatmış ve neredeyse her arma, kenti
bilinir kılan tüm simgesel öğelere tasarımlarında yer vermiştir.
Renkler
hatırlanabilirlik düzeyinde öylesine etkilidir ki, deneyimlenmiş gözlemler
doğrultusunda armalarla özdeş işlev gördükleri ve armaların bulunmadığı
durumlarda armalar gibi kulübü ya da takımı hatırlatıcı işlevi tek başlarına
üstlendikleri görülür: ‘sarı lacivert’, ‘siyah beyaz’ denilince ya da sarı
kırmızı’ dizimi işitilince her hangi bir yardımcı öğeye gereksinim duyulmaksızın
belleklerde saklı duran Fenerbahçe, Beşiktaş ya da Galatasaray’ın birden gün
yüzüne çıktığına çoğu kez tanık olunmuştur. Armaları kurgulayan kurucu
görüntübirimler bütüncül bir bakışla derlendiğinde, yukarıdaki bulgular
kolaylıkla olumlanır ve kulüplerin, tasarımlarında bilinirliklerini sağlamak
niyetiyle kendiliklerini ve kuruluş zamanlarını içeren yazısal ve sayısal
birimlere ağırlık verdikleri tüm açıklığıyla görülür.
Takımlar
ya da kulüpler değil armalar yarışır ya da rekabetin şiddetini muhatabına
yansıtır -karşılaşmaların öncesinde ya da sonrasında ya da oyun esnasında her
görsel anıştırma ilgili kulüplerin armalarından bağımsız yapılmamaktadır. Kulüp
armalarının kulüpler için kurumsal marka kimliği oluşturmada diğer görsel marka
kimliği öğelerinin yanında, hiç kuşkusuz, öncül yer tuttukları ve yüksek
ölçekte bir marka değerini içkinleştirerek logolaştıkları, yapılan çözümleme ve
çıkarımlardan kolaylıkla anlaşılmaktadır.
* Bu metin, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi’nin 26. sayında Mete ÇAMDERELİ ve Mert
GÜRER’in ortaklaşa hazırladıkları “Futbolda Görsel Kimlik Öğesi Olarak Kulüp
Armaları” başlıklı çalışmadan derlenmiştir.
[1] Bkz: http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=yazi&h_no=2913,
25.02.2008
[2] Armadaki siyahın savaşın acılarını yansıtmak
bakımından kırmızının yerine kullanıldığını, Beşiktaş renklerinin kökensel
olarak kırmızı ve beyaz olduğunu ardıl bir bilgi olarak dağarımıza aktarmakta
yarar var. Bkz: http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=tarihce&l=h&h_no=3275,
25.02.2008
[3] Bkz: http://www.fenerbahce.org/kurumsaldetay.asp?ContentID=7,
25.02.2008
[4] Cumhuriyetin ilk yıllarında Galatasaray Liseli
gençlerin çıkardıkları bir dergide kullandıkları ve daha sonra da kulübün
kendini ifade ettiği bir simgeye dönüşen kulüp arması “gayin-sin” harflerinden
oluşmaktadır. 1930’lı yıllardan sonra “gayin-sin” yerini “GS” ye bırakmıştır.
Bkz: http://www.galatasaray.org/kurumsal/tarihce/amblem.asp, 25.02.2008
[5] Kulüp kuruluşundaki kırmızı –beyaz olarak belirlenmiş
simge renkler, dönemin siyasal ve sosyal yapısının getirdikleri, kulübün
bayrağının ülke bayrağına benzemesi renklerde değişime gidilmesine yol açmış ve
kırmızı-beyaz olan renkler sarı-kırmızı olarak değişerek günümüze dek
gelmiştir. Bkz: http://www.galatasaray.org/kurumsal/tarihce/kurulus.asp,
25.02.2008
[6] http://www.trabzonspor.org.tr/default.asp?Sayfa=Tarihce,
16.04.2012
[7] http://www.trabzonspor.org.tr/default.asp?Sayfa=Tarihce,
16.04.2012
(*) (Mert Gürer ile), Grafik Tasarım, Sayı 48, 2012.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder