Gümülcine’ye konferans vermek
üzere davetliyim. Eşimle birlikte yola koyuluyoruz. Yurtdışına çıkıyorum demeye
dilim varmıyor. Vardığımızda da ne denli haklı olduğumu anlıyorum. Memleket
toprağına varmış gibiyim. Özlemişim görmeyeli sanki. Her yer tanıdık.
Yabancılık hissetmeyeceğimiz aşikar.
Şehir merkezini anlamaya
çalışırken karşımıza çıkan ilk caminin önünde duruyoruz. Kapıyı açıp, biraz
önce içeri girdiğini farkettiğim yaşlıya soracak oluyorum. Daha ağzımı açmadan,
‘gel gel, dışarısı soğuk, gel, kapıyı ört’ diyor. Soracak oluyorum; ‘nerden
geliyorsunuz, cenazeye mi geldiniz’ diye muhabbetle kesiyor sözümü. Sorabiliyorum
sonunda şehir merkezini. Sıcak ve mütebessim ilgisini sürdürerek bizi gitmek
istediğimiz yere yönlendiriyor. İlk karşılaşmadaki sıcaklık, ileriki
karşılaşmalardaki sıcaklığın habercisi olsun diyoruz. Öyle de oluyor.
Devamı için bak.
(*) Yedi İklim, sayı 340, mayıs 2018
(*) Yakın Diyarlar, İstanbul, Ketebe Yayınları, 2025
Çok güzel bir yazı olmuş zevkle okudum elinizden çok yüreğinize sağlık hocam
YanıtlaSil