7 Mayıs 2018 Pazartesi

gümülcine

Gümülcine, Bırakılmış Bir Şehir

Gümülcine’ye konferans vermek üzere davetliyim. Eşimle birlikte yola koyuluyoruz. Yurtdışına çıkıyorum demeye dilim varmıyor. Vardığımızda da ne denli haklı olduğumu anlıyorum. Memleket toprağına varmış gibiyim. Özlemişim görmeyeli sanki. Her yer tanıdık. Yabancılık hissetmeyeceğimiz aşikar.
Şehir merkezini anlamaya çalışırken karşımıza çıkan ilk caminin önünde duruyoruz. Kapıyı açıp, biraz önce içeri girdiğini farkettiğim yaşlıya soracak oluyorum. Daha ağzımı açmadan, ‘gel gel, dışarısı soğuk, gel, kapıyı ört’ diyor. Soracak oluyorum; ‘nerden geliyorsunuz, cenazeye mi geldiniz’ diye muhabbetle kesiyor sözümü. Sorabiliyorum sonunda şehir merkezini. Sıcak ve mütebessim ilgisini sürdürerek bizi gitmek istediğimiz yere yönlendiriyor. İlk karşılaşmadaki sıcaklık, ileriki karşılaşmalardaki sıcaklığın habercisi olsun diyoruz. Öyle de oluyor.

Devamı için bak.

(*) Yedi İklim, sayı 340, mayıs 2018

(*) Yakın Diyarlar, İstanbul, Ketebe Yayınları, 2025

 

1 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş zevkle okudum elinizden çok yüreğinize sağlık hocam

    YanıtlaSil