3 Eylül 2018 Pazartesi

kudüs ya da...

Kudüs ya da kandile bir damla yağ olmak
Kudüs’e gideceğimi söyleyince, bir arkadaşım yanında kandil yağı götür, demişti. Bir an anlamamıştım ama sonra hatırladım o hadisi; ‘oraya gidemezseniz, hiç olmazsa kandillerinde yakılmak üzere yağ gönderin’ mealindeydi. Yani Kudüs her zaman ışımalı, kandilleri sönmemeliydi. Gidenlerin ya da gidemeyenlerin sahiplenmesinde hayat bulmalı, mahzun kalmamalıydı. Kandillere yağ olarak canlarını ve ömürlerini koyanları hürmetle anarak ve kanayan bir kandile bir damlacık da olsa yağ olabilmeyi arzulayarak çıktım yola.
Yolda, üvey bıraktığımız Kudüs’ü düşlüyor, onunla ilgili bildiklerimi düşünüyordum, bir de arkadaşlarımın zaman zaman dillendirdikleri kaygılarını. Bir arkadaşım Kudüs deyince durur, boynu düşer, ben gidemem derdi, bir diğeri ne yüzle gideceğiz derdi, bir başkası yüreğim dayanmaz derdi. Herbirini çok iyi anlıyorum. Kudüs göz göre göre sinemizden koparılırken, çaresizliğin insanı nasıl eritip bitirdiğini çok iyi biliyorum; tüm kaygıları bir ziyaretle gidermeye gücümün yetmeyeceğini de, ama bir gün bile olsa Kudüs’e gidip onu bizzat görmeyi ve, geldim Kudüs’üm, acına bizzat tanıklık etmeye geldim, dayan, biraz daha dayan, acılarının bitmesi yakındır, diyebilmeyi çok istemiştim. Bunu yapabilmek ve Kudüs’ün yüreğine dokunabilmek için bağrıma taş basarak gözlerimi Beytü’l-Makdis’in kapılarında açmam gerekiyordu.  
Şükür ey Kudüs şükür, kavuşturacak olana şükür; yakınlarındayım, az sonra kapılarındayım. Beni haremine al. Kandiline bir damla yağ olmaya geldim. Bir kandil yak içimde…
*
Mübarek Filistin topraklarına gelince ilk hamdele ve salveleyi El-Halil’e saklıyorum. Kudüs’e kavuşmadan Efendimizin dedem dediği İbrahim Peygamberi, yakınlarını ve kabirleri muhafaza eden Halilurrahman Camii’ni ziyaret edeceğim. Diyarbakır sur içindeki dar ve yılankavi sokaklarda ilerliyor gibiyim. 

Devamı için bak.

(*) Yedi İklim, Eylül 2018, Sayı 404

(*) Yakın Diyarlar, İstanbul, Ketebe Yayınları, 2025


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder