16 Mayıs 2012 Çarşamba

reklamın türkiye serüveni

Görsel İletişim İçin Bir Derkenar: Reklamın Türkiye Serüveni
Mete ÇAMDERELİ

Giriş
Türkiye’de görselin ve görsel iletişimin başat öğelerinden biri olarak reklamı anlamak ve onu görsel iletişim kültüründe yerli yerince konumlandırabilmek için, gelişim serüvenine tanıklık etmek gerekir. Bu tanıklığa kapı aralamak ve reklamın görsellikle olan bağının yadsınamaz olduğunu pekiştirmek ve ‘reklamın görsel tarihi’ne bir tarihçe ile başlangıç yapabilmek niyeti, bu yazının başat amacı olarak öne çıkmaktadır.

Türkiye’de reklamın tarihine geçmeden önce, hemen hatırlatalım ki, bugün Türkiye’de ‘daha çok satış mesajları içeren duyurumların kitle iletişim araçlarında yer ve zaman satın alınarak iletilmesi’ biçiminde anlaşılan kavrama karşılık olarak ‘reklam’ teriminin benimsenmesi ve gündelik kullanıma tam olarak girmesi için en azından İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesini beklemek gerekecekti. 20. yüzyılın ortalarına dek ‘reklam’ terimi kullanımdaysa da ‘ilan’ teriminin egemenliği ve kapsayıcı kullanımı henüz ömrünü tamamlamamış; türkçe’de ‘ilan’ ile ‘reklam’ terimlerinin yolları henüz belirgin biçimde ayrılmamıştı[i].
Terimsel düzeydeki bu küçük hatırlatmadan sonra, Türkiye’de reklamın tarihçesini betimleyebilmek için öncelikle Osmanlı dönemine bakmak, oradan Cumhuriyet dönemine geçmek gerektiği açıktır; günümüze doğru gelinceye dek kronolojik bir seyir izlemek ancak böyle yapmakla mümkün olabilir.
İlk reklam (1700’lü yıllar)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder