10 Eylül 2024 Salı

acem ülkesi

Acem ülkesinde eyleştim


Acem ülkesinde eyleşmek bugüne nasipmiş. Yıllar yılı hasretini çektiğim yakın bir diyarı görecek, zihin ve gönül coğrafyamın şehirlerine sokulacak, onlarla ramazan arifesinde, üç ayların serinliğinde hasbihal edecektim. Vuslat hasıl olduğunda, Mekke, Medine, Kudüs, Semerkant ve İstanbul görgüsüyle selamladım, hürmet arz ettim. Tahran’dan mukabele etti. Kavuşturana şükürden acizim.

*

Yanılmamışım, Tahran kalabalık bir başşehir ve oldukça hareketli; geniş yollar, upuzun caddeler, trafik sıkışıklığı, yayalar, çarşı pazar, park bahçe, sokak meydan, şehir mobilyaları... Dış cephelerdeki süsler, süslemeler, sanat yoğun mekanları fısıldar gibi... Şehre göz süzüyor ve kısıtlı zamanı bereketlendirebilmek için biraz acele ediyorum. Halka açık büyük parkın yanından nezih bir mekana, Gülistan Sarayı’na, namı diğer güneş bahçesine geçiyorum. Kaçar hanedanı

Nasreddin Şah’tan miras Gülistan sarayı muhayyilemin çok ötesinde; müzeyyen ve müzehhep duvarlarla çevrili büyük bir avlu, ortası uzunlamasına büyük bir havuz, etrafı ağaçlar. Her bir duvarın yüzeyi eksiksiz bezeli; çeşitli figür ve motifler duvarları, duvar kemerlerini, yan sütunları süslüyor. Yayını geren bir süvari mi, mızrak ya da kılıcıyla avının etrafında dolanan bir atlı mı arıyorsunuz yoksa asalet ve ihtişamı simgeleyen müsenna tavus kuşları mı ya da aslandan kaçmaya çalışan bir ceylan mı, gagasında balık olan bir balıkçıl mı... Hangisini sayayım; kınalı keklikleri mi, envai çeşit kuş ve çiçeği mi, hepsi orada. Seramik ve çini nakışlar, duvarların alınlarını, yüzeylerini, yan sütunlarını süslüyor, safran sarısı ve turkuazdan yayılan yedi renkle harmanlanıyor. Avludan iç mekana girince adeta bir parıltı sağanağına tutuluyorsunuz. Salonlarda ilerlerken, tavanlar ve sırlanmış tavan göbekleri de dahil olmak üzere ayna sanatının görkemini idrak ediyor, tasarım zevkinin inceliğine şahit oluyorsunuz. Cam ve ayna işlemeciliğinin şahikasında dilim tutuluyor, gönlüm tarifsiz beğenileri deruhte ediyor. Çok parçalı, irili ufaklı çok heykelli muhteşem bir mermer taht ve ilerleyen bölümlerdeki zarif alçı istifleri, ilk kez görmüş olmanın haz ve heyecanını körüklüyor. Avludaki renk, desen, motif, figür ışıltısı, içerdeki cam ve ayna parıltısıyla harmanlanarak, içinde kalınası bir sonsuzluğun kapılarını aralıyor. Gözümü nereye çevireceğimi şaşırıyor, ahşap oyma işleriyle süslü cam ve pencerelere bakamıyorum bile...


Devamı için bak.

(*) Yedi İklim Dergisi, Sayı 414-415, Eylül-Ekim 2024

(*) Yakın Diyarlar, İstanbul, Ketebe Yayınları, 2025

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder