bir aleti düşünmek: tahra mı, nacak mı?
'Elindeki nedir, ey Musa.' (Taha, 17)
İnsan güç yetiremediği işlerini aletle kolaylaştırmayı öğrendi ve o gün bu gündür aleti elinden bırakmadı. Her
tür işi için ondan destek aldı, onun sayesinde zaman kazandı. Alet, onun işini kolaylaştırdıkça o daha fazlasını yapmak istedi. Aletleri çoğalttı
ve onlara, güç, hız ve marifet kattı. Yetinmedi; zamanla daha fazlasını yaptı. Alet ilminde ve fenninde yol kat ettikçe ihtiyaçları da arttı. İhtiyaçları
aletlere göre şekillenmeye başladı. Alet, bir yandan gelişirken bir yandan yapılacak işi belirliyor ve iş yapma biçimini etkiliyordu; deyim yerindeyse, işler ve iş yapma
biçimleri, alete göre kabuk değiştiriyor ve onun isterlerine göre çeşitleniyordu. Önceleri yapılamayan ya da güçlükle yapılan işler madem aletle kolayca
ve hızlıca yapılabiliyor, işleri aletlerle yapmak sürdürülmeli, aletler geliştirilmeli ve çeşitlendirilmeliydi. Öyle de oldu. İnsan aleti kullanarak işinde
çokça hız kazandı ve zamandan daha çok istifade etti. Aletli işler artıkça aleti daha da geliştirdi ve çeşitlendirdi. Durmadı; neredeyse bütün
işleri ve ihtiyaçları belirlemeyi ona bırakacak bir zaman dilimine erişti. Alet de, kendi işini kendi yapacak, ne yapacağına kendi karar verecek hale geldi.