10 Eylül 2024 Salı

acem ülkesi

Acem ülkesinde eyleştim


Acem ülkesinde eyleşmek bugüne nasipmiş. Yıllar yılı hasretini çektiğim yakın bir diyarı görecek, zihin ve gönül coğrafyamın şehirlerine sokulacak, onlarla ramazan arifesinde, üç ayların serinliğinde hasbihal edecektim. Vuslat hasıl olduğunda, Mekke, Medine, Kudüs, Semerkant ve İstanbul görgüsüyle selamladım, hürmet arz ettim. Tahran’dan mukabele etti. Kavuşturana şükürden acizim.

*

Yanılmamışım, Tahran kalabalık bir başşehir ve oldukça hareketli; geniş yollar, upuzun caddeler, trafik sıkışıklığı, yayalar, çarşı pazar, park bahçe, sokak meydan, şehir mobilyaları... Dış cephelerdeki süsler, süslemeler, sanat yoğun mekanları fısıldar gibi... Şehre göz süzüyor ve kısıtlı zamanı bereketlendirebilmek için biraz acele ediyorum. Halka açık büyük parkın yanından nezih bir mekana, Gülistan Sarayı’na, namı diğer güneş bahçesine geçiyorum. Kaçar hanedanı

7 Temmuz 2024 Pazar

kelimeyi düşünmek


Allahın kelimelerini değiştirebilecek hiçbir güç yoktur (Enam, 34)

Allah’ın kelimeleri tükenmez (Lokman, 27)


Birçok kelime biliyoruz; birçok kelimeyi telaffuz ediyor, birçok kelimeyle iletişim kuruyoruz. Kelimelerle ömür sürüyor; yazıyor, konuşuyor, düşünüyoruz. Kelimelersiz olamıyoruz, çünkü kelime, kaimdir ve kaim olana delildir. Hayata dair ne varsa kelimelerdedir. Kelimeler de hayatın her alanındadır. Bir ses, bir görüntü, bir koku, bir tat, bir his hemen kelime olur, kendini kelimede bulur ve muhatabına kelimeyle ulaşır. Kelime sözdür ve söze gelir; söz söyler, söz eder, seslenir, ifade eder.

8 Haziran 2024 Cumartesi

cizre, evliya şehri

Birkaç yıldır, medeniyet mirasının izlerini sürmek amacıyla Türkiye’yi baştan başa gezmeye ve görmeye çalışıyorum. Derinliğine irdeleyecek kadar değil ama fikir edinecek kadar birçok yere uğrayabildim. Karadeniz’i batıdan doğuya geçtim. Güzergahı Kars’ta sonlandırdım. Sonra aynı şekilde Anadolu’yu ortalarından Doğu Beyazıt’a dek kat ettim. Son olarak da güneyin epey doğusuna dek gidebildim. Çok az yer kaldı gidemediğim. Tabi, her yanı kastetmiyorum; daha nice köy ve kasaba var görmek istediğim. Göremediğim yerleri tez zamanda görebilmeyi ve onları da dinlemeyi arzu ediyorum. Gezdikçe öğreniyor, öğrendikçe gezme isteğim artıyor. Merak ettiğim yerlerin yanı sıra zaman zaman sürpriz yerlerle de karşılaşıyorum. Bir kısmını yazmaya çalıştım1. Bu son seyahatimde beni çok etkileyen Cizre oldu ve neredeyse güzergahın sonunu öncelikli hale getirdi. Cizre şehri konusunda bilgisizliğimden ve ilgisizliğimden derin mahcubiyet duydum. Diyarbekir, Bitlis, Divriği, Konya, Akşehir, Eğin, İskilip, Elmalı... gibi benim için özel anlamı olan şehirlere Cizre de eklemlenmiş oldu.

23 Nisan 2024 Salı

ramazan sabahları

Ramazan sabahlarında birkaç yıldır şehrin muhtelif camilerine gitmeye çalışıyorum. Geçen yıl hiç fasılasız her sabah değişik bir camideydim; selatin camilerinden mahalle camilerine dek. Bir ikisine, başında ve sonunda olmak kaydıyla iki kez gittim. Tahminen yirmi beş, yirmi altı camiyi bizzat görmüş, cemaatleriyle nefeslenmiş, mekanlarıyla bereketlenmiş oldum. Çeşitli izlenimler edindim. Geçen yılki yaşadıklarımı yazmadım ama bu sene yaşayacaklarımı yazmaya niyetliyim, deyim yerindeyse bu Ramazan’ın sabahlarını yazarak yaşamak ve yaşayarak yazmak niyetindeyim. Ya nasip!

12 Şubat 2024 Pazartesi

bir kelime3

bir kelimeyi düşünmek: ağa

Kürre-i arzda her kelime değerlidir ve kendi anlam alanını içkindir; zihinlere kendine özgü göstergesel bir değer bırakır ve konuşucular bir iletişim durumunda o değerin mübadelesiyle işlem yapar. Ağa’nın göstergesel değeri, onu diğer kelimelerden ayırt edecek kavramsal ve kullanımsal kendiliğe işaret etmesidir. Ağa’nın işaret ettiği kendiliğin kavram alanı yeterince hacimli, delalet yelpazesi yeterince geniştir. Bir yanda unvanlara açılır, bir yanda büyüklük düzeyleri ihsas eder, öbür yanda ekabir kavrayışını temsil eder, ileri gelenler imgesine gönderme yapar. Bu yazının amacı da, ağa’nın işbu değişik karşılık ve kullanımlarının vücut bulduğu dilsel uzama sokulmak; bu vesileyle, kelimeler dünyasını yoklamak, onların doğasını idrak etmeye çalışmaktır.

9 Ocak 2024 Salı

bir kelime2

bir kelimeyi düşünmek: baş

Her kelime bir deneyimi temsil eder, bir deneyimi soyutlar, bir deneyimi belirler; bir iletişim durumunda bir olguyu paylaşır, bir söylemi betimler, mevcuduyla mutlaka bir şeye işaret eder. Baş da öyle; her kelime gibi kendinden başka bir şeye işaret ederken, kendisi değişmez kalır, işaret ettiği değişebilir; işaret ettiği şeyin kavranma biçimini değiştirebilir, onu değişik algılanma kategorilerine doğru harekete geçirebilir. Baş da her kelime gibi bunu yapar; bir kavramsallaştırmayı üstlenir, düzenler ve sürdürür, deyim yerindeyse tabiatına teslim olur; temsil, taklit ve tasvir eder.

15 Kasım 2023 Çarşamba

yakın şehirler3

Aksaray’dan Divriği’ye

Şehirleri taşıyan kapıların ilmiyle, dönemin soyut kozmolojisiyle ve özellikle Hıdır bey ile Hacı Ömer Ağa’nın selamıyla geliyorum Çapanoğlu’na; buralarda bir yerdedir. Yol yorgunluğundan biraz sıyrılayım, açlığımı giderip kendime geleyim. Girdiğim lokantanın kıdemli emektarı, misafirliğimi anlayınca sadece karnımı doyurmuyor, Çapanoğlu Büyük Camii’yi de heyecanla anlatıyor. Açlığımı dindirirken hafızamı da besliyor. Sözleri bereketleniyor; Ayasofya’ya geliyor. Yutkunuyor, gözleri nemleniyor. Onu görmeyi çok arzu ettiğini, henüz görememenin derin üzüntüsünü yaşadığını söylüyor. Nasip olsun için dua istiyor; hiç sakınmıyorum. İnşallah bir gün yitik mahallesiyle birlikte görmek hepimize nasip olur, diye duaları çoğaltıyorum.

30 Ekim 2023 Pazartesi

yakın şehirler2

Akşehir'den Aksaray'a

Çapanoğlu’na ve Başçavuş’a daha var. Vasıl olduğum şehirlerin ilmini ve selamlarını emanet edinerek, helalliklerini alarak, ak bir şehirden ak bir saraya doğru hanlara ve kervansaraylara yay hattında ilerliyorum. İpek Yolu’nun en büyük kervansarayının önündeyim. Onun adeta göğe yükselen yüzlerce yıllık taç kapısı, kapı olma hakkını bihakkın teslim ediyor; bir mekana girme ve çıkma imkanı veren bir geçit olmanın çok ötesine geçiyor. Hayretle soruyorum kendisine: Böylesi büyük bir taç kapı neden yapılır. Üzeri neden böylesi zengin motiflerle tezyin edilir. Cüssesi küçülen görkemi küçülmeyen iç kapılar neden

16 Ekim 2023 Pazartesi

göz ucu

Mete Çamdereli’nin görsel ve görsellik kavramları üzerine farklı zamanlarda yazdığı deneme ve makalelerden oluşan bu kitap, görselin karmaşık dünyasına “göz ucu” bir bakış sunuyor. Bu bakış, kadim gelenekten içinde bulunduğumuz dijital çağa kadar uzanan büyük insanlık serüvenini kapsıyor. Çamdereli bu bağlamda, mağara resimlerinden rögar kapaklarına, gazete-dergi reklamlarına kadar çeşitli örnekler üzerinden görselin ve insan üzerindeki etkilerinin izini sürüyor. Geleneksel ya da dijital görsellerin yarattığı imkân ve açmazları irdeleyerek hem görsel imgeleri anlamanın farklı biçimlerini hem de bunların yaşamımızı etkileyen yönlerini ortaya koymaya çalışıyor.
Üstelik Çamdereli tüm dünyanın aynı anda deneyimlediği önemli bir süreç olan pandemi günlerine odaklanarak bu süreçte kapandığımız evlerimizde, ekran önünde artan görsellik deneyiminin de peşine düşüyor. Bu dönemde görselliğin yarattığı imkân ve imkânsızlıkları son derece somut örneklerle gözler önüne seriyor. Görsellik meselesinin çeşitli yönlerini ele alan yazılardan oluşan bu önemli derleme böylece mevzuya hem içeriden bir bakış hem de genel bir perspektif sunuyor. 
(Arka Kapak)